Küresel iklim krizi, yağış azlığı ve çevresel faktörler nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iklim değişikliği son yıllarda etkisini gösterdi. Su kaynaklarının verimli kullanılmaması nedeniyle azalan yer altı su miktarı, yağışla desteklenmediği için de kuraklık gündeme geldi.
Özellikle yaz aylarında nüfusu 10 kat artan turizm kenti Antalya’nın yer altı su kaynaklarında azalmalar dikkati çekiyor. Verilere göre Antalya’da yıllık 45 milyon metreküp sondaj suyu kullanılıyor.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan raporda, sondaj suyunun tamamına yakınını turizm tesislerinin kullandığı bilgisi yer aldı.
SONDAJ SUYU KULLANIMI YER ALTI SU SEVİYESİNİ DÜŞÜRDÜ
Nüfusu artan turizm kentinde şebeke suyunu kullanan abone sayısı da her geçen gün artıyor. 2019 yılında 1 milyon 160 bin olan abone sayısı, bu yıl itibarıyla 1 milyon 490 bine çıktı. Şebeke suyunun yanı sıra yer altı suyunun kullanımının daha çok olduğu ve yer altı su seviyesini olumsuz etkilediği belirtilen raporda, kentte iki farklı yerden sondajla ilgili veri çalışması yapıldığı kaydedildi.
Buna göre ilk yerde 2019 yılında 68,12 metrede suya ulaşılırken, 2024 yılında 70,40 metrede ulaşılabildi. İkinci veri alınan yerde ise yine 2019 yılında 55,41 metrede suya ulaşılırken, 2024 yılında bu veri 59,6 metre oldu.
‘KRİTERLERE UYAN KUYU BULMAK ÇOK ZOR’
Akdeniz Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünden Doç. Dr. Yasemin Leventeli, su kullanımının artık günümüzde bir sorun olarak gündemde olduğunu söyledi.
Antalya’nın da bu sorundan muaf olmadığını belirten Doç. Dr. Leventeli, “Su temini ve su kirliliği iki farklı sorun. Suyu kirletmeden ve azaltmadan kullanmak önemli. Yer altı suyunun hareketini ve davranış biçimini izliyoruz. Bir havzadan ne kadar su alacağımızı da biliyoruz. Bu bilgiler ışığında hareket edersek bir sorun yaşamayız” dedi.
Kaçak kuyuların su kaynaklarını tükettiğini de kaydeden Doç. Dr. Leventeli, “Bilimsel veriler dışına çıkarsanız yer altı suyunun dengesini bozarsınız. Böylece suya erişim gittikçe güçleşir. Kriterlere uyan kuyu bulmak çok zor. Kaçak kuyuları takip etmekte güçlük çekiyoruz. Suya erişimi güçleştiriyoruz. Kuyunun etki yarıçapı vardır. O çapı aşmadığınız sürece sorun yaşanmaz ama kuyular birbirinin çapı içerisine girerse orada su seviyesi bir anda düşer” diye konuştu.
1 LİTRE SUYUN ARITILMASI İÇİN 8 LİTRE TEMİZ SU KULLANILIYOR
Bataklıkların da sondaj kuyularıyla kurutulduğunu belirten Doç. Dr. Yasemin Leventeli, suyun arıtımı konusunun da su kaybına neden olduğunu söyledi. 1 litre arıtılmış su elde etmek için litrelerce temiz suyun boşa harcandığını anlatan Doç. Dr. Leventeli, “1 litre suyu arıtmak için 8 litre temiz su kullanıyoruz. Nüfus artışı hızla yol alırken su miktarı hızla azalmaya başladı. Burada ters orantı var. Türkiye’de sulanan alanların yüzde 97’si vahşi sulama sistemiyle sulanıyor. Yüzeyde biriken su buharlaşıp tuzunu toprakta bırakıyor” ifadelerini kullandı.
“YER ALTI BARAJLARI DÜŞÜNÜLEBİLİR”
Doç. Dr. Leventeli, suyun açık barajlarda değil de yer altına alınan barajlarla daha etkili biriktirilebileceğini anlattı. Açık barajların nemlilik oranını artırdığı için kar yağışını etkilediğini, su biriktirmenin en etkili yollarından birinin de kar yağışı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Leventeli, “Dünya artık yer altı barajlarında suyu depolamayı konuşuyor, uyguluyor. Bununla ilgili ciddi çalışmalar var. Yer altı barajları ve yatay kuyu sistemleri düşünülebilir. M.Ö. 700’lü yıllarda da kullanılan ‘kariz’ diye bir sistem var. Kurak, yarı kurak bölgelerde kullanılan bir sistem. Yatay bir kuyu düşünün, üzerinde dikey kuyular var. Su seviyesi değişmiyor. Doğa dostu bir yöntemdir” dedi.